Sembolizmin Öncüsü The Shining

Herkes tarafından kutsallaştırılmıyor ve yapımları her kesime hitap etmiyor olsa da şüphesiz duayen ve sinemaseverlerin saygı duruşunda bulunmadan geçmediği bir yönetmen Stanley Kubrick. Aynı şekilde kendisi mükemmeliyetçiliğin sınırlarını zorladığından ortaya çıkardığı işlerden tatmin olmakta zorlansa da The Shining için yönetmenin ve psikolojik-gerilim türünün ustalık eserlerinden demek yanlış olmaz.

Benim izlerken gerim gerim gerildiğim aynı zamanda çok sürükleyici bulduğum bir film olmuştur The Shining. Özellikle Jack Nicholson'ın pick performansı olması ve her sahnesinin birçok duyguyu dolu dolu yaşatması bunda en önemli etken. Shining'i korku filmi olarak değerlendirmek pek doğru olmasa da benim gibi tırsması çok zor olmayan biriyseniz görsel ve işitsel ögeleriyle kafanıza işliyor, ama bu aslında "ürkütücü" olan sahnelerin mainstream korku filmlerinden ayrıldığı nokta filmi derinlemesine araştırıp alt mesajlarla anlamlandırdığınızda ortaya çıkıyor ve artık o kadar da bilinmez ve korkutucu gelmiyor :)






Kubrick filmlerinde iki öykü anlatır. Bizim izlediğimiz ve filmin plotu olan 1. hikaye; ana hikayeyle eş zamanlı ve detaylarda ilmek ilmek işlenen ikinci hikaye. The Shining'de Kubrick aslında Amerikanların yaptığı Kızılderili soykırımını işler. Kızılderili motifleri dekor ve kıyafetlerden müziklere kadar her yerde kendini belli etse de aynı zamanda filmdeki karakterler de olayda yer alan tarafların sembolüdür. Otelin adı bile bu soykırımın görmezden gelinmiş olmasına vurgudur. (Overlook Hotel) 

Verdiği mesajlar kadar ikonik kareleri ve çekim teknikleriyle de göz doldurur The Shining. Kubrick anlatısında olduğu kadar sinematografisinde de alışılmışın dışına çıkar ve farklı teknikler dener. Örneğin aşağıdaki sahnede film yapımındaki 180 derece kuralını ihlal eder. Bu kural, bir sahnedeki iki karakterin arasında hayali 180 derecelik bir eksen olduğunu ve kameranın onları çektiği sürece bu eksen etrafında hareket edeceğini söyler. Aslında filmde burada sembolize etmek istenen Jack Nicholson'ın karakterinin o an konuştuğu daha önce cinnet geçirmiş karaktere dönüşmekte olduğudur.



























Filmde küçük çocuk Danny'yi canlandıran, hayali arkdadaşı Tony'le konuştuğu ve üç tekerlekli bisikletini sürdüğü sahneleriyle akla kazınmış aktör de takdir edilesidir. 2019 yapımı Doctor Sleep filminde Jack'in oğlu Danny'nin sorunlu yetişkinliği Evan McGregor tarafından canlandırılır ve film The Shining kadar sürükleyici olmasa da bir devam filminden bağımsız olarak iyi bir filmdir. Her iki filmin de Stephen King'in aynı isimli romanlarından uyarlandığını söylemeden geçmeyelim.






Sonuç olarak The Shining renkleri, mekanları, diyalogları, göndermeleri, müzikleri ve tabiki ürkütücülüğüyle sinema tarihinde kendine has bir yerde ve meraklıları için defalarca izlenip mesaj kovalanası bir film. Öyle ki , çıkmasından seneler sonra birçok korku/gerilim filmi ögesine yön vermiş olması ve esintilerini taşıtması gözlenir. Hatta günümüzde Pixar animasyonlarında bile bu filme göndermeler yapılıyor olması, bu yazıyı yazarken yaptığım araştırmalarda beni en çok şaşırtan şey oldu :)
The Shining'i hâlâ izlemediyseniz başta türün meraklıları olmak üzere tüm sinemaseverlere tavsiye ederim.




All Work and No Play Makes Jack a Dull Boy




https://www.instagram.com/moviecodin/?hl=tr 🎈

Yorumlar

Popüler Yayınlar